Bu sorunun tek net bir cevabı vardır!
O da, yaratıcı olmaları...
Peki ama, yaratıcılığı nasıl kazanıyorlar?
Beyinlerinin her tarafını dengeli kullanarak.
Öğretilmiş bilgiler ışığında şartlanmış sol beyin mantıksallığını bırakarak.
Diğerlerini takip etmeyi bırakarak.
Daha saymaya kalksam belki onlarca hipotez sayabilirim.
Ancak, benim hipotezim net ve basit.
Önce çalıştığınız alanda en zirvedekini rol model olarak alır ondan sonra beynin sağ yaratıcı kısmını devreye sokarsanız, bu yaşam platformunda rakipleriniz sadece sol bacaklarının üzerinde debelenip dururken siz iki bacakla onların etrafında parendeler atarsınız.
Bu kadar basit...
İlk zamanlar doğal olarak, birini takip etmek isteyeceksinizdir. Ancak sürekli onun yaptığı yenilikleri izleyip sadece takipte bulunduğunuz sürece onun hep bir adım gerisinde olacaksınızdır.
Siz bir adım öne geçmek istemez misiniz?
Öyleyse, sahip olduğunuz o altın hazineyi neden kullanmayasınız?
Neden beynin tek bir fonksiyonunu kullanmaya çalışarak yaşamı idame ettiresiniz?
Elinizin altında yıllardır elinizi sürmediğiniz ya da sürmeye bile cesaret edemediğiniz süper bir silah varken, neden hep aynı gözlüğü takıp yaşama bakıyorsunuz?
Ben size nedenini söyleyim!
Çünkü, bilinç dışı zihnimizi devreye sokmak hepimizi korkutuyor.,
Çünkü, çoğunluğumuz o güce sahip olmanın oluşturacağı büyük sorumluluğa girmek istemiyor.
Çünkü, bu güç elimize geçerse kötüye kullanabileceğimiz yönünde kaygılarımız var.
Size şunu söylersem ne kadar inanırsınız bilemem ama, bu gücü elinize almanın sizin asıl yaşam amacınızın olduğunu söylüyorum.
Evet, siz kendi cennetinizi yaratarak diğerlerinin de içinde bulunduğu bir ortak bilinç oluşturmak için buradasınız.
Dünyanın en son geldiği NOKTA işte BU!!!
Artık, bırakın bu şüpheciliği, bırakın bu alaycı yaklaşımı, bırakın bu diğerlerinin arkasına gizlenmeyi ve çıkın ortaya BİR FARK YARATIN...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder