ONLINE veya YÜZYÜZE Seans/Eğitimler ve Anında Dönüşüm Teknikler Seti (pdf) için: yesilpinar333@gmail.com
30 Nisan 2024 Salı
28 Nisan 2024 Pazar
25 Nisan 2024 Perşembe
23 Nisan 2024 Salı
22 Nisan 2024 Pazartesi
YENİ FREKANSLARI NASIL ALGILARSIN?
Bu titreşimsel frekans değişimini şu an itibariyle fiziki bedenlerinizde oluşabilecek bazı rahatsızlıklar ve
huzursuzluklarla hissedebilirsiniz.
Bu değişim farkındalığı bilinç düzeyinin genişliğine bağlı olarak artabilir.
Mesela, her zaman aynı yere koyduğunuz bir eşyanızın kimsenin dokunmadığını bildiğiniz halde bir anda
kaybolduğunu farkedebilir ya da bunun tam tersi hiç farketmediğiniz bazı eşyalarınızın tam da gözünüzün önünde
olduğunu şaşkınlıkla görebilirsiniz.
Sokakta dolaşırken yıllardır görmediğiniz insanlar daha sık karşınıza çıkmaya başlayabilir.
Bu olanlar yeni frekanstaki oluşumlardır.
Şaşırmayın ve yeniliklere hazır olun yeter.
Artık tüm zamanlar şimdi ve burada tam da olduğunuz yerde birleşiyor.
Bu yeni frekansta zevkleriniz de değişim gösterebilir.
Eski farkındalıklarınıza takılıp kalmayın ve yeniyi kucaklayın.
Yıllardır çözüm bulamadığınız sorunlara bir anda hiç düşünemediğiniz çözümler silsilesi belirmeye başlarsa hepsini
memnuniyetle karşılayın ve şükredin.
Bundan böyle yeni frekansa uyum süreci devam edecektir.
21 Nisan 2024 Pazar
18 Nisan 2024 Perşembe
17 Nisan 2024 Çarşamba
16 Nisan 2024 Salı
BU TÜM ZAMANLARIN SIRRI ARTIK SANA SIR DEĞİL!!!
İncecik bir çizgi düşünün!
Uzaktan bakıldığında sadece düz ince bir çizgi olarak gözükse de o küçüklükte ki bir varlık için sağa sola gidilebilen bir uzaklığı vardır.
Bunun gibi 11 adet çizgi imgeleyin ve her bir çizgi kendi içinde bir çok dallara ayrılıyor.
Hepsi kendi algı alanı içinde birbirine bağlı ve dolayısıyla kendi aralarında bilgi alışverişi var.
Her bir çizgi üzerinde tüm yaşamların bir bir, an ve an damgası bulunuyor ve her anı orada ve taptaze duruyor.
Peki unutulmuş olan 12. iplik nerede?
O tüm yaradılışın, tüm varoluşun planlandığı İplik!
İşte yaşadığımız bu zamanlar bu ipliğin algılanmaya başladığı zamanlardır...
Biraz önce size canlıların en önemli sırlarından biri olan DNA yani Deoksiribonükleik Asit yapısından bahsettim.
Albert Einstein' ın BİRLEŞİK ALAN kuramı ve yaşayan ünlü fizikçi ve fütürist Michio Kaku'nun SİCİM KURAMI aynı oluşumu işaret etmiyor mu?
Tüm yaşam ve anılarınız, geçmiş, şu an olmakta olan ve gelecek yaşamlarınız sizin DNA' larınızda damgalanmıştır.
Siz sonsuz sayıda ki olasılık dahilinde bulunan potansiyel deneyimlerinizi yaşar ve ölürsünüz.
Her defasında hatalara karşı farkındalık kazanır ve yolunuza devam edersiniz.
Bu dairesel bir döngü içinde olur ve siz hep o dairenin içinde dolaşıp durursunuz.
O döngü farkındalığınıza yerleştiği an, diğerine geçer ve bu sonsuza dek sürüp gider.
Siz niyet ve hislerinizin yoluyla bu damgalanmış olan bilgilere gidip kendi gerçek deneyimlerinize taşırsınız.
Peki hadi öyle varsayalım, ben orta çağda yaşadıysam ve onu deneyimlemek istersem bir an da kendimi orada mı bulacağım?
Tabi ki HAYIR!
PEKİ ŞİMDİ YAŞADIĞIN HAYATIN BİR AN DA OLDUĞUNU UNUTTUN MU?
Her senaryo o kadar mükemmel planlanmıştır ki!
Sen sadece bulunduğun an'ın geçmiş hatırasına sahipmiş halini yaşıyorsun.
14 Nisan 2024 Pazar
SORUNLAR SENİN ESERİN
Bu eşzamanlılık her zaman benim zihnimde bir ikilem yaratmıştır.
11 Nisan 2024 Perşembe
BU DİPSİZ KUYUDAN ÇIK BAKALIM!
BİLİNÇALTI GİZEMİ
Düşünün ki, Çin'desiniz ve bir Çinliye kendi dilinizde bir şey anlatmaya çalışıyorsunuz.
Ne kadar başarılı olursunuz?
Tabii ki, beden dilinizle anlatabildiğiniz kadar anlatmaya çalışırsınız ancak karşı taraf sizi bir yere kadar anlayabilecek.
Sonuçta yine hüsran.
Aynı durum bizim zihin ve bilinçaltı dediğimiz bilinç durumlarımız içinde geçerli.
Göz retinamız beynimize dakikada 10 milyon bit değerinde bilgi aktarıyor.
Bilinçaltımız ise dakikada 40 milyon bit dış etkenlerden maruz kaldığı bilgiyi işleme alıyor.
Düşünebiliyor musunuz, bu kadar bilginin sadece 40 bit değerindeki oranını bilinçli zihnimiz işleyebiliyor.
Korkunç bir oran bu!
Bu kadar bilgi bilinçdışı düzeyimizde işleme alınıyor ve biz hangilerinin bize hizmet ettiğini ve hangilerinin bize hizmet etmediğini bilemiyoruz.
Buna ek olarak, bilinçli zihnimizle iletişime geçerken bilinçdışı zihnimizin anladığı dili bilmiyoruz!
Hadi bakalım gel de çık bu işin içinden!!!
Sonra, bakıyoruz hayatımız darma duman.
Sonra, kendi kendimize soruyoruz.
Ben ne yaptım da bu hale düştüm?
Bizim bu hale düşmemizin sebebi bilinçdışı zihnimize anladığı dilden konuşamıyor ve derdimizi anlatamıyor olmamızdandır.
Peki, çözüm nedir?
Bilinçaltının konuştuğu DİLİ öğrenmemiz gerekir.
Bu dil metafor, sembol ve resimlerden oluşur.
Bilinçli zihnimiz algıladığımızı analiz eder, sorgular ve muhakemesini yapar.
İster sözsel ister şekilsel olsun her bir bilgiyi sorgulamadan işleme almaz.
Bilinçaltı veya bilinçdışı zihnimiz ise kelimelere pek aldırmaz.
Ancak, algıladığımız metaforlardan, sembollerden ve resimlerden arşivde tuttuğu bilgilere istinaden anlam üretir.
Onları sorgulamaz ve yargılamaz.
Sadece daha önce yüklemiş olduğumuz anlamlara eşdeğer anlamlar üretir ve hayatımıza sunar.
Eğer onun anladığı bu dilden sorular sorar ve onun cevaplarını bire bir anlamaya başlarsak hayatımızda oluşan engellerin sebebini de bir bir bulur ve ayıklarız.
İşte bu dil hem dünyanın en zor hem de bir o kadar kolay bir dili.
Tam bir ikilem değil mi?
Çok zor, çünkü bilinçdışı zihnimizin arşivi dünyanın en zengin kütüphanesidir.
Oradan aradığımız cevapları barındıran arşivlere bir girdik mi çıkmamız imkansız değil ama çok zordur.
Çok kolay, çünkü bir kere o dili öğrenmeye başladık mı o sonsuz sayıdaki bilgileri didiklemeden bize hizmet etmeyenlerin ilk baskılarını bulur ve ona bağlı tüm yeni baskılar domino taşı gibi birbirini yıkar gider.
Gördüğünüz üzere, bilinçaltı dilini öğrenmek fiziksel realitemizde konuştuğumuz dilleri öğrenmekten farklıdır.
Çünkü her bir bireyin bilinçaltı aynı alfabeden oluşan bir dili farklı kelimelerle ve farklı cümlelerle konuşur.
Biz danışmanların en büyük zorluğu bireyin yaşadığı engelleri oluşturan bilinçaltı dilinin hangi kelime ve cümlelerle anlam yüklenmiş olduğunu bulmaktır.
9 Nisan 2024 Salı
8 Nisan 2024 Pazartesi
7 Nisan 2024 Pazar
Theta Mind!
Bugünün insanı kendi zihni içinde sıkışmış ve evrensel zihinden uzaklaşıp kendi kaderine boyun eğmiş hale gelmiştir.
Peki, bu kısır döngüden nasıl çıkacağız?
Bize Yüce Yaradan'ın lütfu olan gizli kalmış beynimizin sağ bölümünü aktive etmeyi öğrenmeye başlayarak ilk adımı atmalıyız.
Hemen şimdi, 1 saniye bile vakit kaybetmeden elimizin altında ki en büyük gücümüzün farkına varma zamanı gelimiştir.
Bence okullarda beynimizin sol lobuna yönelik eğitim ve öğretimin yanında hemen şimdi beynin sağ yaratıcı kısmına yönelik eğitimler eklenmeli.
onlara bilinçaltı gücümüzün ne denli etkili olduğunu öğretmeliyiz.
evresinde yaydığı Theta düzeyinde, gün içinde de nasıl daha fazla kullanabileceğimizi öğrenip bu teknikleri çocuklarımıza da göstermeliyiz.
İnsanlık çaresizlik içinde çırpınırken elinin altında ki bu saklı kalmış gücü nasıl oluyor da göz ardı ediyor!
Unutulmuş olan bu BİLGİ bugünün insanlığını kurtaracak olan tek BİLGİDİR.
Tüm zamanların en büyük sırrı olan kayıp bilgi budur...
6 Nisan 2024 Cumartesi
İddia Ediyorum!
Bu 3 Adımda Ertelediğiniz Ne Varsa Bitecek.
Yanlış mı?
Belki azımız için yanlış olabilir ama dünyadaki çoğunluk için bu söylediğim geçerli ve hep de geçerli kalacaktır.
Peki bu gözümüzde devleştirdiğimiz yapacaklarımız gerçekten algıladığımız kadar zor mu?
Bizzat deneyimlerime dayanarak söylüyorum aslında hiç bir zaman gözümüzde büyüttüğümüz kadar değil.
Kimilerimiz geçici bir takım azimle işe başlarlar ve yarı yolda havlu atarlar.
Çünkü sonu gelmeyecek gibi gözüken işleri bitirmek ıstırab halini alır.
Hatta, halk dilinde harika bir tembelliğe yönelten söz bile vardır.
Bunu herhalde bilmeyen yoktur.
''Aman boşver ya, dünyanın işini sen mi bitireceksin!''
Tabii ki dünyanın işini bitirme amacım yok ama bunu söylemekle sen beni bitirdin, demeniz en doğru yol olacaktır.
Şimdi bahsedeceğim 3 adımla olayları algılama biçiminiz kökten değişecek ve sabahlarınız farklı bir boyut kazanacak.
İlk adım, aslında gerçek olamayacak kadar basit.
5 saniye tekniği olarak bilinir.
4 Nisan 2024 Perşembe
2 Nisan 2024 Salı
Sonsuzluğa Açılan Kapı Olan EPİFİZ Bezini Nasıl Aktive Ederiz?
Sonsuzluğa Açılan Kapı Olan EPİFİZ Bezini Nasıl Aktive Ederiz?
Nedir bu beyin salgı bezini çok önemli kılan özellik?
Epifiz bezi günlük yaşamda kullandığımız florür içeren su ve gıdalardan sürekli etkilenmesi sonucunda durağan ve etkisiz hale gelen önemli bir beyin organıdır.
Epifiz bezi tam iki kaşın arkasına denk gelen ve beynin tam ortasında bulunan bir salgı bezidir.
Bu DMT (Dimetiltriptamin), RUH molekülü veya Ruhumuza Açılan Pencere olarak da bilinir.
Bizlerin basit bir çalışmayla epifiz bezini aktive edebilmemiz de mümkündür.
Öncelikle bu çalışmaların başını meditasyon çeker.
Bu bezi harekete geçirmenin en basit yolu, iki kaşın arasındaki noktaya tüm dikkatimizi vermektir.
Üçüncü Göz olarak bilinen bu enerji noktası, meditasyonun odak noktası olmalıdır.
Hemen ardından derin bir nefes alıp verin.
Bu nefes alış verişini 3 kez yapın ve her defasında epifiz bezinin bir ampul gibi parıldadığını algılayın.
Şimdi tüm BEYİN hücrelerinin birbirine ve diğer beden hücrelerine bu enerji akımını ilettiğini hissedin.
Tüm bedeninizde bir dinginlik hissetmeye çalışın.
Bu yoğunluğu iyice hissettikten sonra yavaş yavaş gözlerinizi açın ve bedeninizi şimdi ve burada olarak hissedin.
Meditasyon sonunda bedeniniz müthiş bir rahatlama içine gireceğinden bu meditasyonu geceleri uyumaya yakın bir zaman diliminde yaparsanız çok daha faydasını görürsünüz.
-
Tuncay YEŞİLPINAR /Kuantum Düşünce Kitapları YAZARI / Master Eğitmen 1962 yılı İzmir doğumludur. Lise dönemini İzmir'de ...
-
Daha önce paylaştığım Theta333 enerjisiyle ilgili inanılmaz olumlu geri bildirimler almıştım. 333 'ün anlamı Zihin - Beden - Ruh ( ...
-
Bu yazımda anlatacaklarımı uyguladığınızda son derece esrarengiz ve ilginç deneyimlere tanık olacaksınız. gerçekten uygulama sonrasında yaş...