25 Nisan 2015 Cumartesi

DMT RUH MOLEKÜLÜ...

Bugün sizlerle beyinde bulunan ve bilimin asıl işlevinin ne olduğunun yeni yeni farkına vardığı bir salgı bezinin önemini paylaşacağım.
Bu bezelye büyüklüğünde ki organ beynin hemen hemen tam ortasında bulunan EPİFİZ SALGI BEZİ.
Bu bez aynı zamanda salgıldığı dimetiltritamin molekülünden dolayıRUH MOLEKÜLÜ ve RUHUN KAPISI olarak da anılır.
Uzun zamanlardan beri körelmiş ve hiç bir bir fonksiyonu olmadığı sanılan bu salgı bezi aslında insan bedeninin kuantum yani eterik düzeyle olan bağlantısını sağlar. İnsan beninin sezgisel gücü bu bezin salgıladığı DMT miktarıyla düz orantılıdır.
Şimdi gelelim en önemli noktaya!
Nasıl ki insan bedenini  hastalandığında ilaçla tedavisine karşı çıkıyorsam, bu salgının da bazı bilinçsizce paylaşılan uyuşturucu ihtiva eden bitkilerle salgılanması fikrinede son derece karşıyım.

TEKRAR EDİYORUM İÇİNDE  DMT BULUNAN BİTKİLERİN SOLUNUM YOLUYLA ALINIP
EPİFİZ BEZİNİN AKTİVE OLMASI SON DERECE ZARARLIDIR.

Çünkü bu işlem ANCAK ve SADECE ZİHİNSEL BAZI ÇALIŞMALAR SONUCU AKTİVE EDİLMELİDİR.
Bu çok önemlidir!
Zihnin eğitilmesiyle yapılan çalışmalar ÜÇÜNCÜ GÖZ olarak bilinen alnımızın ortasındaki çakrayı aktive eder ki o da bizim kuantum düzeyi ile olan bağımızı sağlar.
DMT molekülü MELATONİN hormonuyla eşzamanlı olarak derin uyku sırasında bilhassa rüya görürken salgılanır ve bedenin titreşimsel düzeyini artırarak eterik düzeye geçişi kolaylaştırır.
Rüyalar alemi aslında kuantum düzeyde gerçekleşir. Orada zaman ve fizik yasaları işlemez. DMT bu alemlere geçiş için salgılanır ve beden moleküllerinin titreşim hızını artırır.
Herkes tarafından bilinen önemli düşünürlerden Descartes bile insanda ruh ve  bedenin birbirine dokunduğu tek noktanın beyindeki epifiz bezi olduğunu söyler.
Bu salgının insan bedeni için bu derece önem taşımasının  henüz yeni yeni bilinmesi ve insan bilincinin genişlemeye başladığı bu dönemlere denk gelmiş olması epey düşündürücü.
Uzun zamandan beri insan bilinci bazı kesimlerce bilinçli olarak köreltildi. Fakat artık bu yeni dönem
titreşim açısından çok yüksek. Bundan dolayı o eski bilinç yapısı yerini yeni bir titreşimsel düzeye bırakıyor.
Yukarıda önemini vurgulamaya çalıştığım bu salgı bezi sadece zihinsel çalışmalar sonucu aktive edilmelidir.
Yalan yanlış bilgilerle ayinlerde kullanılan otlarla falan epifiz bezini aktive etmeye çalışmak beyindeki sağlıklı hücreleri yok etmekten başka bir işe yaramaz.
Tabii ki bu zihinsel çalışmalar sonucu DMT salgılanmasını bilinçli olarak kontrol altına almanın sihirli bir değneğe sahip olmak gibi bir mucizevi işlem olduğunu da vurgulamam gerekir...





18 Nisan 2015 Cumartesi

ŞİMDİ! Tam zamanı...

Sürekli ŞİMDİ zaman dilimi içinde yaşamanın zamanı deyip durduk fakat o bilgi de ara boyut düzeyde DOĞRUYDU. Artık geçiş sürecinde olduğumuz bu düzeyde gerçekliğini yeni bir realiteye bırakmakta.
Peki iyi hoş da GERÇEK nasıl bu kadar çabuk doğruluğunu yitiriyor. GERÇEK sadece içinde bulunduğummuz algı alanında ki düzeyin gerçeğidir.
HER BOYUTUN GERÇEĞİ VE SONUCUNUN DOĞURDUĞU NEDENLERİ FARKLIDIR.
Her titreşim frekansında GERÇEK ve SONUÇLAR o düzeyde ki DÜŞÜNCE SİSTEMİNİN sonuçlarına göre kendi titreşimine uygun nedenlerini doğurur.
Mesela Nostrodamus yaşadığı realitenin bulunduğu titreşimde kendi kehanetlerinde yanılmadı.  O boyut onun önceden sezdiği tüm sonuçları yaşadı. Fakat biz o boyut içindeki deneyime değil sadece farkındalığına sahibiz. Dolayısıyla onun her öngördüğü sonucu yaşamamız gerekmedi. Çünkü o bilginin farkındaydık.
Öyleyse şimdi ki boyutun DOĞRUSU ne?
Doğru sonuç his ve duygularımıza uyan titreşime göre sürekli kaygan bir zeminde hareket eder gibi değişmektedir.
Bulunduğumuz  frekansın içinde ŞİMDİ'yi deneyimleyemeyiz. Algı alanımız ve bilincimiz genişledikçe ŞİMDİ'nin ötesine  geçeriz.
 Yani sadece VAROLUŞU yaşarız.
Diğer bir ifadeyle, bizim AN içinde yaşadığımızı sandığımız olay ve kişiler onları algıladığımız ŞİMDİ zamanından önce vardırlar.
Biz olmuş olanın farkındalığını yaşamaya başladığımız an tüm olayların sonucunun bizim seçimimizle oluştuğunu anlamaya başlarız.
Biz kader kurbanı rolünden geleceğini kendi kontrolüne alan rolüne geçeriz.
GEÇMİŞ HATIRALARIMIZ, ŞU AN DENEYİMLEDİKLERİMİZ VE DENEYİMLEYECEKLERİMİZ AN'DAN ÖNCE OLUŞMUŞTUR.
Biz olasılık olarak bekleyen olmuş olanı seçip yaşıyoruz.
Tüm yaşayacaklarımız zaten yaşanmış ve bizim algımıza göre yaşanacak olup bizim bir sonra atacağımız adıma göre şekilleniyor.
İşte GELECEK kadar GEÇMİŞİ DE değiştirme şansına sahibiz...

SU RİTÜELİ! I Tuncay YEŞİLPINAR