KENDİ ŞANSIMIZI KENDİMİZ Mİ OLUŞTURURUZ?
Her birimiz kendi yaşam yolculuğumuz da birçok inişler ve çıkışlar yaşarız.
Peki, bu yolculukta ŞANS denen faktörün bizi desteklemesini nasıl sağlarız?
Nasıl bu gizli yardımcımızı hedeflediğimiz başarılara ortak ederiz?
Bunun bir yolu var mı?
ELBETTE VAR…
Peki size daha spesifik bir soru sorayım.
İş yaşamınız da kritik kararlar alırken, sizin için hangi faktörler daha etkin oluyor?
Acaba bunlar MANTIK, EGO-ZİHİN, İLAHİ GÜÇ, KADER, ŞANS, DANIŞMAN, DENEYİM, SEZGİ, DUYGU veya HAYAL GÜCÜ olabilir mi?
Belki de bu etkenlerin birkaçını veya dolaylı olarak hepsini kullanıyorsunuzdur.
Eminim ki ŞANS denen bu soyut kavram, her birinizin yaşamında bir şekilde önemli bir rol oynamıştır.
İnsanın çevresine, olaylara ve diğerlerine olan farkındalığı arttıkça, EGO-ZİHİN ikilisi gücünü olumsuz düşünce ve inanç etkisinde daha az kalmış olan SEZGİ, DUYGU, İLAHİ GÜÇ İNANCI, DENEYİM ve HAYAL GÜCÜNE kaptırır.
Eğer bu soyut kavramı tanımlamak gerekirse, bunu ben şöyle tanımlamak istiyorum.
DÜŞÜNCENİN AYNI TİTREŞİM FREKANSINDA Kİ NİYET EDİLEN ENERJİ İLE REZONANSA GEÇİP REALİTEDE Kİ OLUŞUMUNA HİZMET ETMESİDİR.
Daha açık ifade etmem gerekirse,
NİYET EDİLMİŞ BELLİ BİR OLASILIĞIN TEZAHÜR EDİLMESİNE yani DENEYİM ALANINA GİRMESİNE YARDIMCI OLAN KONTROLLÜ veya KONTROLSÜZ HAREKET EDEN ENERJİDİR.
Bazen yaşamımızda bir sorunla karşılaştığımızda bilinmeyenden çıkan gizli bir el sorunun çözümüne yardım eder. Sorunla fazla uğraşmamıza gerek kalmaz.
Mesela kumarhanelerde kimileri sürekli kazanırken kimileri de tam aksine devamlı kaybederler.
Peki neden böyle bir denge var?
Çünkü insanların çoğu kumarhaneye gittiklerinde bilinçaltında kaybetmeye programlanmıştır.
Bu Program ANA ZİHİN tarafından desteklenmektedir. Çünkü çoğunluk aynı düşünce ve inanç sistemine sahipse, bu etki kuantum düzeyde her birimizin düşünce ve inanç sistemini oluşturur.
SONUCUNA ODAKLANDIĞIMIZ REALİTE HER NE İSE ONUN OLDUĞUNDAN EMİN OLURSAK, OLUŞAN SONUÇ NEDENLERİ ORTAYA ÇIKARIR.
İsviçre’de CERN laboratuarında, OPERA adlı bir deneyle helyum gazından oluşan buluta ışıktan çok daha hızlı bir şekilde gönderilen NÖTRİNO’ların daha buluta girmeden diğer ucundan çıktığı gözlemlenmiştir. Bu deneyle, ışık hızından daha hızlı hareket eden nötrino’ların önce SONUCU ve bunu takiben de NEDENLERİ oluşturduğu kanıtlanmıştır.
İşte ŞANS denen oluşum budur.
Emin olunan ya da bilinen sonucun kendini oluşturacak olan nedenleri doğurmasıdır. Bu durumda her oluşum doğru AN ve YER’de birbiri ile uyuma geçer.
Öyleyse ŞANS bizim kontrolümüzde olan ve bilinçli bir şekilde yönlendirilebilir bir ENERJİ’dir. Bilinçli olarak kullanılmazsa kendi başına hareket eder ve kendi titreşim frekansında ki enerjileri arar, bulur ve REZONANSA geçer. Hiçbir enerji başı boş hareket etmez. Hepsi bilinçli olarak yönlendirilebilir.
Evren canlı bir oluşum olduğundan her etkiye tepki verir.
Mesela loto çekilişlerinde her gelebilecek topun matematiksel olarak bir yüzdesi vardır.
Peki bu oran nasıl oluşuyor, kim belirliyor bu oranı?
Tabii ki BİLİNÇALTI HATIRALARIMIZ.
Bizim olaylara ve karşımıza çıkan insanlara olan bakış açımız olasılık olarak bekleyen deneyimlerimizi belirler.
ENERJİLERİN BİRBİRİ İLE UYUMU SONUCU OLUŞAN HARMONİ ŞANS DENEN FAKTÖRÜ OLUŞTURUR.
Her birimiz yaşamımıza baktığımızda kendimizi genelde ŞANSSIZ hissetmemiz çok normal. Çünkü çocukluğumuzdan beri çevre ve ailemizden edindiğimiz tüm inançlar bilinçaltımızı olumsuz yönde etkilemiştir.
Mesela yaşamın zor olduğu, paranın kirli olduğu yolunda ki bilinçaltı inançları kalıplaşmış ve inatçı inançlardır. Bunları bir anda yok etmek çok zordur.
Korkarak adım atmak, endişe ve tehlikelerden uzak durmak için hiçbir risk alamamak bizim İÇSEL BENLİĞİMİZİN gelişimini ve BÜYÜK RESMİ görmemizi engeller.
Eğer bu yaşam yolculuğunda hatalarımızdan bir ders almıyor ve sürekli aynı yanlışları tekrarlıyorsak yaşadığımız deneyimlerin hiçbir faydasını görmüyoruz demektir.
Geçmişten gelen düşünce ve inanç sistemimiz bizim yaşam yolculuğumuzda ki başarılarımızı sürekli bir şekilde etkiler. Bu etkilerin sonuçlarına göre kendimizi ya ŞANSLI ya da ŞANSSIZ olarak nitelendiririz.
Eğer bilinçaltımızda birikmiş olan bu kalıplaşmış olumsuzlukları silebilsek, yaşamımızda ki olumlu değişimler karşısında hayretle şaşırıp kalırız.
TÜM NİYET VE İSTEKLERİMİZİ REALİTEYE DÖNÜŞTÜRMEK BİZİM ELİMİZDE…
Bu andan itibaren hayatınıza giren insan ve olaylara farklı bakış açısıyla yaklaşın. Ancak o zaman içsel benliğin gelişimi devam eder. Aksi taktir de aynı tip insan ve olaylar farklı biçimde yaşamınıza girip çıkarlar.
Öncelikle kalıplaşmış etiketlemelerden kaçının. Mesela sosyal toplumda paranın insanı bencilleştirdiği veya paranın mutluluk getirmediği yönünde ki inançlar sizin bolluğa sahip olmanızı engeller.
Tüm bunlardan sonra bütün olumsuzlukların faturasını ŞANS FAKTÖRÜNE çıkartırız.
Peki bu kısır döngüyü nasıl kırarız?
İlk olarak, karşılaştığınız rahatsız edici benzer durumlarda ki tepkinizi değiştirin.
Biri sizi sinir mi ediyor, anında sinirle karşılık verip ona enerji yüklemek yerine bu defa sakin kalın ve aşırı tepki göstermeyin. Bu durumda karşınızda ki ne yapacağını bilemeyecek ve yanınızdan uzaklaşacaktır. Karşılıklı alışılagelmiş bilgi alış verişlerinizde ki kalıplaşmış sistemi değiştirin. Her birimizin içsel duyguları ile deneyimlediğimiz olumsuzluklar arasında düz orantı vardır.
İç dünyanıza dönün ve duygularınızın bilinçli farkındalığına geçin. Geçmişten gelen hatıraları silin ve yerine bilinçli farkındalığınızı yerleştirin. Geçmişte ki hata ve pişmanlıklarla yaşamak sizin AN’ı deneyimlemenizi engeller. Bu durumda dikkatiniz dağılır ve karşınıza çıkan fırsatları kaçırırsınız. Böyle olunca da kendinizi ŞANSSIZ ilan edersiniz.
Psikolog Profesör Richard Wiseman, şans üzerine bir deney yapmaya karar verir. Kendilerini şanslı ve şanssız olarak nitelendiren iki gruba gazete verir. Onlara gazeteyi incelemelerini ve içinde kaç adet fotoğraf olduğunu sorar. Gazetenin orta sayfasına yarım sayfa büyüklüğünde bir not koyar. Notta ‘Eğer bu ilanı gördüyseniz bu deneyi yapan adamdan 250 dolar kazandığınızı beyan edin.’ der. Kendilerini şanssız gören grup bu ilanı göremedi. Çünkü onlar dikkatlerini odaklayamayıp başka haberlerle meşguldular.
Dikkat odaklanması ancak AN’da kalmakla mümkündür.
ŞANS AN’DA MEVCUTTUR.
ÇÖZÜMLER AN’DA VAROLURLAR.
Bundan böyle önemli karar aşamalarınızda EGO-ZİHİN oyununa gelmeyin. O sizin ona verdiğiniz değer kadar önemli değil.
İç dünyanızda saklı kalmış olan bilgileri HATIRLAYIN.
ŞİMDİ’den itibaren yaşamınıza ŞANSLI BİR İNSAN MI yoksa ŞANSSIZ BİR İNSAN MI olarak devam etmek istiyorsunuz?
KARAR SİZİN…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder