17 Aralık 2016 Cumartesi

Bireysel Başlayan Ruhsal Çöküntü Kitlesel Düzeyde. Dikkat! Acil Toparlanmamız Gerek...

Bireysel Başlayan Ruhsal Çöküntü Kitlesel Düzeyde.

Dikkat! Acil Toparlanmamız Gerek.

Yaşadığımız travmatik olaylar her geçen gün toplum psikolojisini mahvediyor. 
Gidişata kapılıp kendimizi sağlam tutamazsak, bunun kimseye faydası olmaz. 


Uçaklarda bilirsiniz, hostesler hava basıncı düştüğü an oksijen maskesini ilk kendinize takmanızı söyler ki, yanınızda bulunan çocuk veya panikleyen kişilere yardım edebilesiniz. 

Toplumun yaşadığı panik yaratacak travmatik olaylar karşısında eğer kendinizi tutamayıp doğal olarak, dışa yansıyan öfke ve kızgın tavırlarınız çocuklarınızı da panikletecek ve kendine güven duyamayan ve herkesten şüphe duyan şizofrenik bir nesil ortaya çıkaracaktır.

Eski öğreti ve alışkanlıklarınızı kırmanın ve yeni öğretilere yer açmanın ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyorum.

Bu söyleyeceklerim size biraz farklı gelebilir.

Fakat bilinç seviyemizin genişlediğini hissettikçe uygulanan bu metotlar da işe yaramaya başlayacak.
Düşük enerji frekansını besleyen güçler tüm güçleriyle içinden geçmekte olduğumuz rezonanstan bizleri aşağı çekmeye çalışmaktadır. Bu evrenin kendi içinde kendini koruma çabası gösteren sonsuz bilinç frekanslarının doğal yapısıdır.
Bu oluşan durum sadece ülkemiz için geçerli değildir.
Şöyle bir dünyaya bakın, hiç aklınıza dahi gelmeyecek olaylar iş başındadır.

Bu oluşan frekans ikilemi sonsuzluğun hakimi Allah inancımızı tartmaktadır.
Sakın bu  tuzağa düşmeyelim.
Bizim Yaradan'a olan inanç ve güvenimizin azalması düşük frekans titreşimlerini besler. O'na olan bağımızı zayıflatır.

Bireysel yaptığım bir çalışmada dua'nın gücüne inanan kişi ne kadar dua ederse etsin bir türlü iyileşemeyen hastasından söz etti. Artık inancı zayıflamaya başlamış ve dualarına ara vermeye başlamış olduğunu  söyledi.

Bu kişinin gözlerindeki bitkinlik ve bezginlik çok belirgindi.

Bir süre kendisini dinledim ve kendisine şunlar söyledim:
Sakın ama sakın Allah'a olan inanç ve güveninizi sorgulamaya başlamayın. Çünkü bu sorgulamaya başladığınız an ve yer sizin bataklığa düştüğünüz yerdir. Artık çırpındıkça batmaya başlarsınız.
Siz dua ederken odak noktanız kimdi?
Diğer bir ifadeyle, kime veya neye yoğunlaşarak dua ediyorsunuz?

O da gayet doğal olarak rahatsızlık çekenin onun odak noktası olduğunu söyledi.
Bu defa kendisine odak noktasını değiştirmesini ve  yönünü kendi benliğine çevirmesini söyledim.
Biraz huzursuz olmaya başladı.

İŞTE, ASIL SORUNUN YERİNİ TESPİT ETTİK.

Bu cevabı kabullenmek çok zor. Hatta bunu okurken bile burun kıvıranları görebiliyorum. Ancak bilinç değişimi sanıldığı kadar kolay değil. Sürekli üzerinde çalışılması gereken bir durum.

Şimdi, işe yeniden koyulalım ve karşınızdaki  kişinin ne rahatsızlığı ve sorunu varsa sizin içinizde süregiden bir düşünce veya duygunun temizlenmesinin gerektiğine işaret olduğunu ve bu oluşan her neyse onun temizlenmesi ile karşınızdaki sorunun yok olması anlamına geldiğini anlattım.

Ona Yüce Allah'ımızın her birimize verdiği özgür seçimi hatırlattım.
Özgür seçim her bir bilinç titreşimine bahşedilmiş en önemli özgürlüktür. Sonsuz olasılıklar dünyasından seçtiğiniz her olasılık size hizmet etmeye başlar. Bu iyi ya da kötü olarak etikenlenmiş olsun, hiç farketmez.

Bu defa gözlerinin içi parladı ve tüm bedeninin ışıldadığını hissettim.
Kendi gücünün farkına varmaya başlarken aynı zamanda kumanda aletinin uzaklarda aranırken,
aslında elinin altında tozlanmış olarak farkedilmeyi beklediğini gördü.
Karşısındaki sorunun kendi iç sorunu olduğunu ve dışa tezahürünün başkasının sorunu olarak gözüktüğünü kavradı.
Sorun her ne olursa olsun kendini Yaradan'dan dolayı kabullenip sevmesi gerektiğini hatırladı.
Allah'a olan inancını bilhassa böyle zor günlerde tam anlamıyla %100 hissetmesi gerektiğini kavradı.

Dışarısı olarak algıladığınız tüm olay ve kişilere müdahale etmeye kalkarsanız çıldırma eşiğine gelirsiniz. Herkes kendi kapısının önünü süpürmek zorundadır.
Bu ruhsal sağlımızın teminatıdır.
Eğer kendinizi kızgın, öfkeli fakat çaresiz hissetmeye başlarsanız hemen kendi içinize dönün ve orada neler oluyor, bir irdeleyin.

Bu an insanın AYDINLANDIĞI yepyeni bir başlangıçtır.
Bu insanın varoluşunun ve anlam veremediği olayların değişim ve dönüşüme uğradığı andır.
Unutmayın, DIŞARISI diye bir yer yok.

Yazımı, Mevlana Celalettin-i Rumi Hazretlerinin harika bir sözüyle bitirmek istiyorum!

''Kendimi sorgulamaktan delirmenin eşiğine geldim. Çıktım, çaldım Allah'ın kapısını! Kapı açıldı. Meğerse içerden çalmaktaymışım:'' MEVLANA

Her olan bitenin merkezi SİZSİNİZ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder