Yine her zaman ki alışıla gelmiş sabahlardan biriydi.
Kuş
seslerinden güneşin doğmak üzere olduğunu anladım. Perdeyi açtım, dışarısı
zifiri karanlıktı. Bu durum gün doğumunun az sonra olacağına işaretti.
Biliyordum ki gecenin en karanlık zamanı gün doğmadan az
önceki zamandır.
Bu mucizevi doğa olayının farkındalığın da güne başlamak üzere
yataktan kalktım. Kahvaltımı yapmak üzere masaya oturup hiçbir gıdayı sağlığıma
iyi mi veya kötü mü diye etiketlemeden sadece her birinin birer enerji
olduğunun idrakin de sadece var oldukları için
şükredip hepsinden yedim. Hayalim de her gıdanın bedenime faydalı
olduğunu hayal ederek, an'ın farkındalığında kahvaltımı bitirdim ve dışarı
çıktım.
İlk anda her şey rutin ve alışkanlık dahilin de olduğu için bir
robottan farksız yolda yürürken farklı görünen bir apartman dikkatimi çekti.
Buraya doğru yaklaştım. Her şey tanıdık geliyordu. Sanki bu yerde yıllarımı
geçirmiş gibi bir dejavu hali hissettim.
Heyecanla apartman girişinin kapısını ittirdim. İçimden bir ses, ''Sen ne
yapıyorsun, bilmediğin yere gitme, başına bir şey gelir.'' dedi. Bu konuşan benim
EGO’mdu. Onu dinleyip içeri girmezsem normal de yaptığım gibi hayatıma devam
edecektim.
İnanması güç ama bu
apartman benim doğduğum yerdi. İçeride aşağıya doğru bodrum katına inen bir
merdiven vardı, ben de oraya doğru yöneldim. Bodrum katının kendine özgü eski
bir havası ve kokusu vardı. Sanki içerisi tüm zamanların bilgisini içeriyordu.
Merakla kapısını açtım. Fakat EGO’m ''Çık oradan, orasının seninle hiçbir ilgisi
yok.'' diyordu. Ben de güvendiğim yakın arkadaşımı dinleyip kapıdan kaçarcasına
çıktım. Belli ki içeride yılların birikmiş ve kalıplaşmış bir birikimi olduğu
gibi, birde bunun yanın da, bu çöplüğün
komple bir temizliğe ihtiyacı vardı.
Neyse, buradan çıkıp birinci kata geldim.
Kapıyı çaldım. Karşımda tanıdık gelen
sanki ilk görüşte güven duyduğum biri vardı. Üzerinde KIRMIZI bir gömlekle beni
karşıladı. Bana, onu dinlersem güvende olacağımı ve yukarı kattaki arkadaşımızı
ziyarete çıkacağımızı, söyledi. Benim yere sağlam basmam gerektiğini ve bu
konuda bana bilgi verebileceğini, benim tek başına güvende olamayacağımı ve onu
dinlersem beni her türlü kötülükten koruyabileceğini söyledi.
Ben de onu
dinleyip beraberce ikinci kata çıktık.
Kapıyı açan kişi önce tanıdık geldi.
Fakat içeri girmemi söylediğinde, içimi bir ENDİŞE duygusu kapladı.
Duvarlar TURUNCU
renge boyanmıştı. Hissettiğim duygunun çok normal olduğunu ve yukarılara
çıkmama gerek olmadığını, orada hep beraber güvende olacağımızı söyledi. Üst
katlarda kimin oturduğunu bilmediğini ve kesinlikle çıkmamamın daha iyi
olacağını tekrar edip durdu.
Ben dinlemedim ve üçüncü kata çıktım.
Kapıyı
çaldım ve karşımda duran kişiden KORKU ve TEDİRGİNLİK hissettim. Bana güler
yüzle, ''Buyrun gelin, size yıllardır birikmiş bir çok konu hakkında
konuşacağım.'' dedi. Karnımda garip bir huzursuzluk baş gösterdi. Bu duyguyu
yenmem gerektiğini biliyordum. Kapının rengi SARIYDI. Benim yeteneklerimin
başarılara ulaşamayacağını ve hep birlikte bu ilk üç katta komşuluk
yapabileceğimizi söyledi. Bunun yanında aklım fikrim BODRUM katındaydı. İçimden
bir ses oraya gidip orayı temizlemem gerektiğini söylüyordu.
Neyse ben ısrarla
dördüncü kata çıkacağımı dile getirip durdum.
Bu kata geldiğimde ise içimi
sıcak bir SEVGİ duygusu sardı. Bu kat YEŞİLE boyanmıştı. İçeride konuştuğum
kişi o kadar iyiydi ki oradan gitmek istemedim. Fakat kendisi yukarılara çıkmam
gerektiğini ve burada kalmakla boşa zaman harcayacağımı söyledi. Burası çok
güven verici bir yer gibi gözüküyordu. Hatta bodrum katının bir an önce
temizlenmesi gerektiğini, fakat ilk üç katta oturanların buna devamlı karşı
çıktığını söyledi. Eğer orası temizlenirse, apartmanın pırıl pırıl olup tüm
sokakların en iyi ve en güzel apartmanı seçilebileceğini ve buranın
temizlenmesinin diğerlerinin de temizlenmesini tetikleyeceğini ima etti.
Buradan beşinci kata geldiğimde her yer MAVİYE boyanmıştı.
Burada kendimi daha
iyi ifade edebilme duygusuna kapılarak karşımdaki ile çok daha iyi diyaloğa
girmiştim. Konuştukça ve karşımda ki beni sakince dinledikçe kendimi ifade ediş
şeklim çok daha hızlı bir şekilde düzeliyordu. Uzun süre konuştuktan sonra
sezgilerim benim bir üst kata çıkmam gerektiğini fısıldadı.
Oradan ayrılıp altıncı kata çıktım.
Kapı açıldığında ÇİVİT MAVİSİ bir pantolon giymiş kişi beni
karşıladı. Benim sezgilerimin çok güçlü olduğunu ve yeteneklerimin bir an önce
farkına varmam gerektiğini söyledi. Her şeyin hayal edebildiğim sürece gerçek
olabileceğini ve başarı yolunda sınırları yok saymanın başarının en temel
anahtarı olduğunu, söyledi. İçsel benliğimin giriş kapısının bu kat olduğunu ve
burada istediğim kadar vakit geçirebileceğimi söyledi. Fakat içsel olarak
yedinci kata çıkmak için sabırsızlanıyordum.
Artık en GİZEMLİ kata çıkma zamanı
gelmişti.
Dışarı çıktım, yavaş yavaş merdivenlerden yukarı doğru çıkmaya
başladım. Her bir basamak çıkışımda heyecanım bir kat daha artıyordu. 21
basamak çıktıktan sonra yedinci katın kapısına geldim. Her nedense kapı hafif
aralıktı. Biraz tedirgin, biraz heyecanlı kapıyı hafifçe ittirdim. İçerisi
karanlıktı. İçeriye doğru adım atar atmaz tüm ışıklar yandı. İçerisi pırıl
pırıl parlayan MOR renge sahipti. Bir anda müthiş bir konfeti yağmuruna
tutuldum. Elinde kocaman bir pasta ile karşılayan kişi tüm zamanlardan
tanıdığım ve hasretle sarılıp birbirimizi kutladığımız kişiydi. Bana İYİ Kİ
VARSIN, İYİ Kİ DOĞDUN diye alkış tutuyorlardı. Bu bütünleşip adeta tek bir beden
olduğum arkadaşım, beni terasa doğru götürdü. ‘İşte bak! ''BU SENİN ESERİN. Artık
şuraya bir rahat koltuk çek ve ayaklarını uzatıp tüm eserinin tadını çıkar.'' dedi. Ve şöyle devam etti, ''Artık bundan sonra ne yapacağını biliyorsun. Önce
bodrum katını tertemiz yap ki tüm apartman arınsın. Sonra her dışarı çıktığında
bileceksin ki geride seni bekleyen pırıl pırıl güvenli bir yer var. ŞİMDİ tüm
zamanların hasretini istediğin kadar gider.''
''BUNU HEP HAKETMİŞTİN.'' dedi ve ben de bu sevinç ve mutluluğu
tüm hücrelerimde hissettim.
Evet!
Arkadaşlar, umarım bu yaşam yolculuğunuzda sizde
doğduğunuz yeri bulur ve tüm zamanların hasretini giderirsiniz.
HEPİNİZİN YOLU AÇIK OLSUN…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder