14 Ocak 2018 Pazar

ANINDA Enerjiden Realiteye Neden Olmuyor?

Biliyorum ki, hayatlarında istemediklerini sürekli hayatında bulan insanlar artık bu çekim yasasına inançlarını kaybetmiş durumdalar.
Haksız da değiller!
Peki, kimileri yaşamlarında ani dönüşümler yaşarken kimileri de neden hala acı çekiyorlar?
Onlar da söylenenleri uyguluyorlar, onlar da tüm verdiğimiz çalışmaları yapıyorlar ama hala sürekli savaşmak zorunda kalıyorlar.





Birincisi, hayatınızda istemediğiniz veya olmasını istediğiniz her ne ise onu çeker veya itersiniz.
İstemediğinizi çekersiniz çünkü, onun varlığını beslersiniz.
Nasıl mı?
O konuda düşünen ve hayatında barındıran insanlar tarafından oluşmuş bir sarkaç misali bir enerji alanı oluşur ve siz o alana çekilirsiniz.
Mesela, en basitinden size pis pis bakan bir insanla göz göze geldiğinizde alan güçlenir ve artık o pisliğin tam da ortasında bulursunuz kendinizi.
Ama onun orada varlığını kabul edip sadece gözünüzü kaçırarak o enerji alanından kendinizi sıyırdığınızda yanından geçer gidersiniz.
Bu hayatınızda olmasını istemediğiniz herşey için geçerli.
O olumsuzluğa önem vermediğiniz müddetçe sizden uzak kalacaktır.

İkincisi, bu aynı zamanda paradoksal olarak hayatınızda olmasını istediğiniz herşey için de geçerli.
Diyelim ki hayatınızda bulunan bir kişinin olmasını istediğiniz haline odaklandınız.
Sonuca o kadar bağlısınız ki, o durum verdiğiniz önemden dolayı sürekli besleniyor.
Sonuç, hayatınıza daha da kötü haliyle yansımaya devam ediyor.

İşte, düşünce ve duygularımızla istemediğimiz veya olmasını istediğimiz bir olay veya kişiye hayatımızda ne kadar çok yer ayırırsak, ona ne kadar çok önem verip zamanımızı harcarsak onların olumsuz olanının sarkaç dediğimiz git gide yayılan alanına çekilir ve diğer olmasını istediğimiz alanında olmadığını yaydığımızdan olmuş olan alanı iter dururuz.

Öyleyse, burada yapılması gereken olmasını istediğimiz her ne ise olmuş halinin sonucuna bağlı kalmamamız yani olmazsa tüm dünyamız yıkılır düşüncesinden kesinlikle uzak kalmamız gerekir.
Kolay mı?
Hayır.
Başka bir yol var mı?
Hayır.
Bu durumda arzu ve niyetten sonra içinde bulunduğumuz hal ne kadar kötü gelse de önce kabullenmeli ondan sonra düşünce ve duygularımızı olumsuz sonuçtan yavaş yavaş uzaklaştırmalı ve olmasını istediğimiz sonucun da gerçekleşmesini hayati önemimizden çıkarmamız gerekir.
Sonra ne mi olacak?
Göreceksiniz ki olmasını istediğimiz şeyi yaratmıyoruz.
O zaten hep burada.
Tüm mesele, onun içinde bulunduğu sarkaçın oluşturduğu alana uyumlanmak.
HEPSİ BU...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SU RİTÜELİ! I Tuncay YEŞİLPINAR