22 Ağustos 2019 Perşembe

Bunu Öğrendiğinizde Hayat Sizin İçin Çok Daha Kolaylaşacak!

Beynimizi %100 kullanıyoruz.
Evet yanlış duymadınız!
Eski kalıp bilgilerle öğrenmiş olduğumuz %10 kullanabilme kapasitesi tamamen bir yanlış algılama.
Biz hem sol hem sağ beyin yarım küremizi tam anlamıyla dengede kullandığımızda beynimizin tüm fonksiyonlarını tam kapasiteyle kullanmış oluyoruz.
Bedenimizin sol kısmını beynimizin sağ kısmı, bedenimizin sağ kısmını ise beynimizin sol kısmı yönetir.
Eğer el veya bacaklarımız birbirine çapraz olacak şekilde durduğumuzda iki beyin lobu da dengelenir ve beynimizin en yüksek kapasitesine ulaşmış oluruz.
Bununla ilgili olarak kendinizi bir test edin.


El ve ayaklar birbirine çapraz olduğunda kendinizi daha rahat ve huzurlu hissedeceksinizdir.
Beyin sinir hücreleri yani nöronlar beynimizin aşağı yukarı %40 kadarını teşkil eder.
Ancak Glia hücreleri olarak bilinen ve pek bir etkisi olmadığı sanılan bu hücreler beyin nöronlarının yardımcıları olup aslında çok önemli etkiler oluşturduğu ortaya çıktı.
Şöyle diyebiliriz ki, nöronlar bir cümlede ki kelime ise glia hücreleri cümleye tüm anlamı veren isimler ya da cümleye anlam kazandıran sıfatlardır.
İşte bu hücreler bu denli önemlidir.
Şimdi beynimizi tam kapasiteyle kullanabildiğimizi gördükten sonra gelelim diğer beden hücrelerimizi anlamaya.
Bedenimizi oluşturan 50 ile 70 trilyon hücreler bizi biz yapan topluluktur.
Günde milyonlarca kırmızı hücre ölürken yine milyonlarca yenisi oluşmakta.
Ancak gelelim asıl önemli noktaya, şimdi sıkı durun ki neden stresin insanı öldürebileceğini göreceksiniz.
Stres altında olan bir insan tüm gelişim fonksiyonlarını durdurur.
Ölen hücreler yerini telafi edemez.
Kortizol olarak bilinen bu hormon stres olarak bildiğimiz durumdur.
Bu kortizol, ilk insandan bu yana kaç ya da savaş modunu uyaran bir beden alarmıdır.
O zamanlar bu bir kaplandan kaçmak için el ve bacaklara enerji taşıyan bir durumdu.
Ancak günümüz insanı için stres anlık değil günlük, haftalık ve hatta aylar süren bir refleks haline gelmiştir.
Bu durumda beden bağışıklık sistemi kilitleniyor.
Tüm enerji el ve bacaklara akıyor.
Bu durumdayken beden hastalıklarla mücadele edecek gücü bulamıyor.
Hastayken sabah yataktan kalkacak enerjiyi neden bulamazsınız biliyor musunuz?
Çünkü tüm enerjiyi bağışıklık sistemi kullanır.
Organ nakli olan hastalarda beden bağışıklık sistemi harekete geçerek yabancı olan organı reddeder.
Bu yüzden doktorlar hastanın bağışıklık sistemini kilitleyen bu stres hormonunu hastaya verir.
Bağışıklık sistemi kilitlensin ve yeni organı reddetmesin.
İşte bu stres hormonu bu denli zararlıdır.
Öyleyse artık sabah güne başlamadan önce kalp alanımıza odaklanarak güne sahip olduklarımızdan dolayı şükürle başlayalım.
Ardından tüm yaşamı kalpten sevgimizle kuşatalım.
Sevgi, bedeni ve dünyayı iyileştiren tek duygudur.
Sevgi kalpten yayıldığında bağışıklık sistemimiz güçlenir,
 Beden hücrelerimiz şifa bulur, ölen hücrelerin yerine daha fazlası katılır ve yaşamı enerjimizin en üst düzeyinde algılamaya başlarız.
Artık enerjimizi el ve bacaklara göndermek yerine hayatın nasıl olması gerektiğine akıtmaya başlarız.
İşte bu düzeyde dileklerimiz hayalden gerçeğe dönüşmeye başlar.
Stresten uzak durmanız için yeterli sebebiniz oldu sanırım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder